31 Ekim 2012 Çarşamba

sakin koyda zaman...

Yeşil, toprak ve su... İnsan bu üçşeyi arıyor  huzur bulmak için. Bulduğunda ise sessizliği, sakinliği tüm hücrelerine çekiyor. Metropolde zihne birikmiş kirlenmiş atık düşünceler bu süreçte temizleniyor sanki.Daha önce yaptığınız sıradan işler yemek, içmek, okumak, dinlenmek için uzanmak gibi; huzuru bulduğunuz yerde başka bir anlam kazanıyor. Kelimelerle ifade etmek zor şimdilik.


 Farkında oluyoruz bazı ayrıntıların; mandelinanın kokusu geliyor tadından önce, okuduğunuz her ne olursa olsun kelimelerin anlamı üzerinde daha çok düşünüyorsunuz, içtiğiniz tütün temiz havayı kirletmek istemez gibi çabuk bitiveriyor. .Sessiz ve sakinliği yırtarcasına çalan telefon; korku filminden bir sahneyi oynatıyor size. Yüreğiniz ağzınıza geliyor.


Bir dost, arkadaş oluyor yanınıza kendiliğinden gelip uzanan köpek. Aslında daha  önce bakkalda karşılaşmıştık. Ertaş bey "tatile gelen sahipleri bırakıp gitti bizde kalıyor çok akıllı, terbiyeli bir köpek" demişti. Hayvan sever (!) sahiplerine "yuh" çekiyorum içimden. Hadi beraber yürüyüşe çıkalım dedim takılıp geldi, Ovabüküne kadar yürüdük. Nedense ürkek korkak bir hali vardı yürürken ikide bir arkasına bakıyordu...Adını "osman" koymuş hayıtbükü'nün tek bakkalı  Ertaş bey; "osman" diye isim verilir  mi köpeğe "balıkçı" koydum adını.Seslendiğimde geliyor.  Terkedilmişliğin verdiği hüzünle  her seslenişe boyun eğiyordur belkide! 


Sakin koyun tek tük misafirleri oluyor. Oturduğum yerden sağa baktığımda fotograftaki kadın ve çocuk;



soluma baktığımda saatlerdir balık avlamaya çalışan biri yahut birileri. Çünkü bir kadın vardı habire oltayı denize savurup duran. Acelemiz yok bu koyda zaman bizim için çalışıyor nasıl olsa. Balıkta tutarız, yürüyüşte yaparız, çarşaf haline gelmiş deniz de çimeriz de!

İnternet her yerde; açınca ve haberlere şöyle bir göz gezdirdiğimde iki şey düşünüyorum; bir "devlet" var bir de yaşam kavgasını tek başına yürüten "halk"..Bu ikisi birbirinden habersiz. Kopmuş yüzyıllardır. Arada bu boşluğu görüp  kendi iktidar oyunlarıyla doldurmaya çalışanlar... O kadar. Bir düzen ve dönen, döndüğü bilinen çarklar...Neyse havayı kirletmeyeyim atık düşüncelerle...

Sakin koyda  olsa zaman yine durmuyor akşam oldu; lila rengi ufuk gittikçe solarken hafiften bir serinlik çöküyor...Üşüyorum.


sağlıcakla,


gltn s,


Hiç yorum yok:

"ANNEM" için!