Aşkın tarifi nerede ise insanlık
tarihi kadar eski. Ve gizemini koruyor. Aslın da aşk nedir sorusuna herkes;
yazar, çizer, düşünür… Kendilerince tarif yapmışlar, yazmışlar, çizmişler, söylemişler… Burada şu, şunu söyledi- söylemiş diye araştırmalardan örnekler vermeye hiç
niyetim yok. Merak edenler google şeyh'ine sorabilirler.
"gültence"
bu konu hakkında düşüncelerimi yazacağım… Kabul edersin yahut etmezsin,
seversin yahut sevmezsin o başka!..
Aşk'ın cinsiyetsiz bir "şey" olduğunu düşürüm. Yani kadın-erkek arasında yaşanılması şart gibi bir yargım yoktur. Kadın-
erkek, Kadın-kadın, erkek-erkek, insan-nesne yahut insan ve aşk ile sevdiği herşey!…
Duygu
yoğunluğu … İrade ve yargıları aşan, ihtiras, aşırı düşkünlük diye tutku'yu tanımlayan vikipedia'ya katılarak.
Beyin cerrahı demişti ki bir gün;
her duyguyu gösterebiliyoruz, yani koku, acı, hüzün ve sevinç…vs. İnsan beyninin belirli yerlerinde merkezleri var.
Sözgelimi; daha önce gördüğünüz bir şeyi hayal ettiğinizde beyin aynı şekilde tepki veriyor. Bu şu demek;
gerçek ve hayal arasındaki farkı beyin bilemiyor. Ama AŞK'a gelince elimiz kolumuz bağlı kalıyor. Yaşanılan, hissedilen duygular gerçek ama beyinde yerini bilemiyoruz.
Belki bu yüzden gizemini koruyor AŞK.
Geçenlerde COSMOS adlı 13 bölümlük bir diziyi seyrettim. Neil
de Grasse Tyson sunuyor ve anlatıyor. Kendisi Astrofizikçi aynı zamanda…
Bu diziyi seyretmenizi öneriyorum. Nerden geldik nereye gidiyoruz yahut biz
(insan) ve yaşadığımız evrene dair soruları merak edenler için tabi.
HİÇ'lik düşüncesi kabul görüyor bende. AŞK ise çok DEĞERLİ bir "şey" olarak ortaya çıkıyor. İnsan'a ise nerede
ise acıyorum. Bir canlı düşünün DOĞDUĞU günden
itibaren ÖLÜME koşar adım gidiyor ve
kaçınılmaz bir SON!. Üç aşağı beş yukarı dünyada yaşayabileceğin süre belli yani.
Evren'in yaşı hesaplanmış; 13,5 milyar ile 14 milyar arası , büyük patlamadan ( bin-bang ) günümüze kadar
geçen zaman … İnsan'ın bu evren'de
varoluş süreci ise çok kısa bir zaman dilimi.. O konuya burada
girmek istemiyorum, konu Aşk..
Niye anlatıyorum
bunları yahut neden yazıyorum "İnsan"ın
sonsuzluk'ta bir damla gibi olduğunu düşünüp Aşk'a ve duygulara değer vermem yüzünden.
Bildiğimiz tüm değerler vatan, millet, sanat, edebiyat, aklınıza gelebilecek
benzer herşey!….İnsan yaşamının süresini düşünüp, evrendeki varlığımız'ın bir toplu iğne başı kadar olduğunu kabul ettiğimde; ANLAMI'nı
yitiriyor ve ANLAMSIZ bir hal alıyor belleğimde.
Peki GERÇEK nedir sorusu ise burada karşıma çıkıyor; GERÇEK bir yanılsamadan ibarettir diye düşünüyorum ve herkesin "gerçeği" başka!… Sen nasıl kabul ediyorsan öyle.
Aşk'a gelince; şanslı bir insansan yaşadıklarını,
hissettiklerini düşün!…Ve mutlu
zannettiğin anları…Artık
anlamı senin için ne ise "o" dur aşk!…
Şüphesiz insan olarak
yaşadığımız toplum ve değer yargılarından soyutlamamız gerekmiyor kendimizi. BİREY olarak yapabileceğin ne ise
"o"dur varlığın!…
Ve bir şekilde geçiyor
zaman!…Aşk'sız yahut
öylesine…
Sağlıcakla,
gltn s,
Not: fotograflar internetten alınmıştır!...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder