Çok telaşlı (Pür) Hasan efendi ile elinde kılıç sallayan Ali paşa "cihangir" e çok kızıyorlar. Öfkeliler hem de çok. Yahu durun bir soluklanın, anlatın hele diyorum. "Sende kimsin" der gibi bakıyorlar önce, sonra nedendir bilinmez sakinleşip anlatmaya başlıyorlar. Yıllardır öfkelerini içlerinde taşıyarak sessiz kalmaktan yorulmuşlar. Sanki "sadece onlar var mahallede "biz" yokmuş gibi algılanmak" tan bazen keyif alsak da çoğu zaman kızıyoruz, bağırıyoruz, çağırıyoruz!
Kafam karışıyor nasıl yani diye soruyorum; "Cihangir" camisi var ya "ee var ne olmuş ona " hep onun yüzünden diye devam ediyorlar anlatmaya; İyi ki bir paşa babası olmuş aman bir tafra ki sorma gitsin. Zamanında bunun paşa babası, devletin de babasıyım nasıl olsa diyerek hazineden para, altınları harcayarak yaptırdığı camiye oğlunun adını vermiş.
Gel zaman git zaman paşa babasının yalaka çevresi sayesinde, kayıtlara sadece "camii adı" olarak geçse de zamanla bölgenin adı "Cihangir" olarak anılmaya başlanmış.
Gel zaman git zaman paşa babasının yalaka çevresi sayesinde, kayıtlara sadece "camii adı" olarak geçse de zamanla bölgenin adı "Cihangir" olarak anılmaya başlanmış.
Yine de anlamakta zorlanıyorum "tamam da ne var bunda şimdi, paşa babanız olmadığından mı, kıskanıyor musunuz yoksa" deyince hepten gülmeye başlıyorlar.
Hasan efendi, ellerini dizlerine vururken Ali Paşa elinden bırakmadığı kılıcını sağa sola sallıyor bir gülme ki "sorma girsin" hay allah "sorma gitsin" diyecektim. "sorma girsin" bir sokağın eski adıydı. Pür Telaş Hasan Efendi Mahallesinde ki bir sokağın.
Hasan efendi, ellerini dizlerine vururken Ali Paşa elinden bırakmadığı kılıcını sağa sola sallıyor bir gülme ki "sorma girsin" hay allah "sorma gitsin" diyecektim. "sorma girsin" bir sokağın eski adıydı. Pür Telaş Hasan Efendi Mahallesinde ki bir sokağın.
Gülmelerinin nedenini sonradan anlayacaktım. Epey bir zaman sonra!
Ailesi eski eşyalar satan bir çocuk büyüyünce; sevdiği eski, antik eşyalardan oluşan tasarım dükkanı açar.
Akyol eski adıyla tavuk uçmaz sokak.
Alçakdam yokuşunun alçakta kalan kısmı.
Her daim var olan kedilerden.
Fındıklı Parkı.
Bugün gri-puslu ve ıslak bir gün. Güne merhaba diyerek olabilecek en erken saatte başlayan Akyol sokağının esnaf takımı; terzi ahmet bey, antik şimşek, "orjinal eskici"!. Bu "üçler" hergün evden dışarı çıkmasam bile, camdan yahut balkondan gözlemlediğim bir nevi komşularım.
Bazen Fındıklı parkına giderek üç-beş ağacın altında kısa yürüyüşler yapıyorum . Alçakdam yokuşu inerken iyide çıkarken ömür tüketiyor. Sahi bu merdivenlerin kaç basamak olduğuna dair bir çalışma vardı şimdi hatırladım. Neyseki her daim kediler var. Soluklanırken sevme imkanı buluyorum.
sağlıcakla,
gülten s,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder