24 Ekim 2012 Çarşamba

gümüşlükte bir kaç saat!


Gümüşlüğün kısa tarihi şöyle imiş;


"Myndos, Bodrum yarımadasının batı ucunda, bugünkü Gümüşlük beldesinin yanındaki Bozdağın üzerinde kurulmuştur. Myndos sözcüğü etimoloji yönünden incelendiğinde “Ana Tanrıça’ya Tapınma” anlamına gelir. Aynı zamanda Luwi dilinde de buradan “Munda” olarak söz edilir. Ayrıca Herodotos’da da bir ilk çağ kenti olarak ismi geçer. Myndos’un arkasındaki tepelerde, uzun burnun ucunda gümüş ocakları bulunuyordu. Daha sonra buraya verilen Gümüşlük ismi bu maden ocaklarından kaynaklanıyordu.Tarihçi Pausanias’a göre Halikarnassosla beraber Troizen kökenli göçmenlerce kurulmuştur. Plinius ise Eski Myndos diye adlandırdığı alanda Leleg yerleşimi olduğunu söyler. Aslında Myndos’un ilk sakinleri Leleglerdir. M.Ö.IV.yy. da Pers Satrabı Mausollos’un Halikarnassos’a taşımadığı iki Leleg yerleşiminden biridir."



kararan bulutlar çok geçmeden sularını boşalttılar gümüşlüğün üzerine...yağmur sonrası kıyıdaki kahvede "gün"leri için bir araya gelmiş o beldede yaşayan kadınlar "hay allah" diyerek bir sonraki gün'lerinin tarihini 8 kasım olarak saptadılar.."Kapalı bir yer olsun havalar soğuyacak" diyerek tembihliyorlardı   "gün"de sırası gelen kadına. 


Yağmur biraz ara verince kahvedeki kadınlardan "yalıkavakta yağmur yok denize giriyorlarmış" diye duymuştum.  Hemen  kahveden kalkıp yalıkavağa doğru yol aldım tabi dolmuşla. niyetim yıllar önceden bildiğim, gezdiğim yerleri birkez daha son halleriyle görmekti ama nerdee!...Sanki üzerimde bir kara bulut, içinde arşipelin tüm suları ben nereye gidersem o da beni takip ediyor. Dolmuştan iner inmez daha bir adım bile atamadan şarr diye yağmur boşalmasın mı!...Yalıkavak nostaljisi de bir dolmuştan inip diğer dolmuşa bodruma gitmek için binmemle sonuçlanmış oldu böylece....




sağlıcakla,


gltn s,


Hiç yorum yok:

"ANNEM" için!