27 Kasım 2014 Perşembe

Aslında Cihangir!

Çok telaşlı (Pür)  Hasan efendi  ile  elinde  kılıç  sallayan   Ali paşa "cihangir"  e çok  kızıyorlar.  Öfkeliler hem de çok.   Yahu durun bir soluklanın, anlatın hele diyorum. "Sende kimsin" der gibi bakıyorlar önce,  sonra nedendir bilinmez sakinleşip anlatmaya başlıyorlar. Yıllardır  öfkelerini içlerinde  taşıyarak sessiz kalmaktan yorulmuşlar. Sanki  "sadece onlar var mahallede  "biz"  yokmuş gibi  algılanmak" tan  bazen keyif alsak da  çoğu zaman kızıyoruz, bağırıyoruz, çağırıyoruz!
Kafam karışıyor nasıl yani diye soruyorum;  "Cihangir" camisi var  ya   "ee var ne olmuş ona "   hep onun yüzünden diye devam ediyorlar anlatmaya;  İyi ki bir paşa babası olmuş aman bir tafra ki sorma gitsin.  Zamanında  bunun paşa babası,  devletin  de  babasıyım nasıl olsa diyerek hazineden para,  altınları harcayarak   yaptırdığı camiye  oğlunun adını vermiş. 

Gel zaman git zaman  paşa babasının yalaka çevresi sayesinde,   kayıtlara sadece "camii adı"  olarak  geçse de zamanla bölgenin adı  "Cihangir"  olarak anılmaya başlanmış.
Yine de anlamakta zorlanıyorum  "tamam da ne var bunda şimdi,  paşa babanız olmadığından mı, kıskanıyor musunuz yoksa"  deyince hepten gülmeye başlıyorlar.

 Hasan efendi,  ellerini dizlerine vururken Ali Paşa elinden bırakmadığı kılıcını sağa  sola sallıyor bir gülme ki  "sorma girsin"  hay allah  "sorma gitsin"  diyecektim.  "sorma girsin"  bir sokağın eski adıydı. Pür Telaş Hasan Efendi Mahallesinde ki bir sokağın.
Gülmelerinin nedenini sonradan anlayacaktım. Epey bir zaman sonra!


Ailesi eski eşyalar satan bir çocuk büyüyünce;  sevdiği eski,  antik eşyalardan oluşan  tasarım dükkanı açar.


Akyol eski adıyla tavuk uçmaz sokak.


Alçakdam yokuşunun  alçakta kalan kısmı.


Her daim var olan kedilerden.


Fındıklı Parkı.

Bugün gri-puslu ve ıslak bir gün.   Güne merhaba diyerek olabilecek en erken saatte başlayan Akyol  sokağının  esnaf takımı;  terzi ahmet bey,  antik şimşek,  "orjinal eskici"!.  Bu  "üçler"  hergün evden dışarı çıkmasam bile,  camdan yahut balkondan gözlemlediğim  bir nevi komşularım.  
 Bazen Fındıklı parkına  giderek üç-beş ağacın altında kısa  yürüyüşler yapıyorum . Alçakdam yokuşu inerken iyide çıkarken ömür tüketiyor.  Sahi bu merdivenlerin kaç basamak olduğuna dair bir çalışma vardı  şimdi hatırladım.  Neyseki her daim kediler var. Soluklanırken sevme imkanı buluyorum.

sağlıcakla,

gülten s,

18 Kasım 2014 Salı

Tatlı bir telaş vardı "PÜR CİHANGİR" de!


*tüm ürünlerimiz İpek Hanım Çiftliği kontrolü ve ilgisi ile Nazilli'de üretilip direkt sizlere ulaşmaktadır"

Cihangir Mahallesi Havyar Sokak No; 34' te yeni açılan "pür cihangir"in "manifestosu"nda yazılı olan cümleler…

Gitme nedenim'de İpek hanımın çiftliği'nin kurucusu ve işletmecisi Pınar hanıma "sarılmak" tı. Evet sarılmak. Bazen hiç tanımadığınız, huyunu husunu bilmediğiniz insanların başarılarından etkilenirseniz ya öyle bi şey.  Uzun bir zamandır Nazilli'ye gidip çifliğinde ziyaret etmek istiyordum. İstanbul'a üstelikte bir kaç sokak yakın bir yerde açılışa katılacağını öğrenince miskinliğimi yastık altı yapıp aylaklığımla çıktım evden.




 Pınar Hanım ( Fotograf'ta elinde cep telefonu olan. )








Sol'da mekan sahibi Hülya Hanım ve Annesi...


Neler yokki genel bir bilginiz olsun diyerek fotografı ekliyorum.



Saliha Hanım Teyze, Ankara'dan  Cihangir'e açılışta bulunmak için gelmiş. Mekan Sahibinin annesi. Çok içten ve tatlıydı. Alakasız sorular sormanın bazen güzel sonuçları oluyor ve sohbet ortamı yaratabiliyorsunuz. Saliha Teyzem'le de başlayan muhabbet'te aynı memleketten olduğumuzu öğrenince kısa bir sevinç yaşadık nedense!




Aile üyelerinden Gül Hanım'da  Ankara'dan gelmiş.



Aslında mekan tanıtımı yazmak değildi derdim lakin Saliha Teyzeyle  muhabbet edince hiç değilse bir kaç fotograf ve iki satırla sanal dünyaya postalamak istedim. Yolunuz Havyar sokak'tan geçerse diyerek. Üstelik malzemelerin temini en güvenilir kaynaktan "ipek hanımın çiftliği"nden..
Bilmeyenler Google Şeyhine sorabilirler.

sağlıcakla,


gülten s,

"ANNEM" için!