Kapı hışımla açılırdı. Sessizce birazda ürkmüş
bir halde beklerdik hocayı. Kar gibi saçlar, bıyıklar , kaşlar…Gözünde kapkara
güneş gözlüğü. Sesinin şiddetini,ahengini tarif edemem ama dinlediğimde
görüntüsünün etkisiyle ; tiyatroda bir izleyici gibi hissederdim
kendimi.Sahnede Semih Sergen …
Tiyatroda oyuna kaptırmış giderken sahnedeki
oyuncunun birden durup karanlık olmasına rağmen gözlerinizin içine baktığını ve
size seslendiğini düşünün. Ürperirsiniz değil mi “noluyor” diye…Semih hocada aynen derste yaptığımız bir hata
nedeniyle ki genellikle yapardık; bize aynı şekilde bakardı.
Ama ne olursa olsun; ister ders anlatsın ister
o an gelişen başka bir konu olsun hep dinlerdik onu. Saatlerce. O da
dinlediğimizden belki hiç bıkmaz anlatır anlatırdı…Konular; din,siyaset,
tasaffuv, sinema,tiyatro, güncel yaşam, kadınlar, erkekler ve dahi masonluk
bile olurdu. O yıllarda masonluk demekki medyayı meşgul ediyormuş birazdan
yırtıp atacağım gazete küpürlerini toplamışım. Sanırım Semih hoca "masondum" bir zaman dediği için. 28 nisan 1999 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Deniz Som’un köşesi bu
konuya ayrılmış. Başlıklar; "Masonlar, Masonluk ve Demirel’in adı masonları
bölmüştü…."Bir başka gazete; "Masonlar uyandı.." "Masonlar; Bundan sonra
gizlenmeyeceğiz…" "Masonlar şeffaflaşıyormu.." vs…Tanrım şimdi bu kanu nekadar
sıkıcı ve sıradan geliyor …
…
O günlerde yaptığı konuşmaların bir kısmını
çözümlemişim konu tasavvuf, dini inanç ve kamil insan olabilmek diye nitelendireceğim konular. Uluslararası Tassaffuv Derneği
Başkanı Rasim Baba’dan bile bahsediliyor.
4 mart 1999 tarihinde Dil Tarih Coğrafya
Fakültesi Tiyatro Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurhan Karadağ ve Değerli hoca Prof. Dr. Sevda Şener ile Semih Sergen hakkında kısa
bir röportaj bile yapmışım.
Prof. Dr. Nurhan Karadağ “ Semih beyin tiyatro oyuncusu
, sanatçısı olarak kendine has bir
dokusu var.Kendine has bir derinliği, bir rengi var.Gerçekten çok etkili ve çok
hoş.Tiyatro tadında bir şey oyunculuğu sinemaya geçtiğinde biraz aykırı kalabilir sinema doğallığı
adına…Kendini kişisel olarak çok tanımıyorum.Anadolu kültürüne, Türk-İslam
kültürüne yakın olduğunu biliyorum.”
Prof. Dr. Sevda Şener; “ Siyaseten değilde benim
anladığım Mevlana ile ilgi felsefi anlamda bir angajmanı var. Eski Türkçe duaları yazıları filan
kazıyor tahtalara yani naif çocuksu çalışan bir yanı var. Militan değil.”
Prof. Dr.Sevda Şener hocadan cahil cesaretiyle tiyatrocuları kendi beğenisine
ve değerlendirmesine göre sıralamalar yapmasını istediğimde; kesin bir sıralama
olarak değilde çok beğendiği
oyuncular diyelim;
En yükseğe Melek Ökte’yi koyarım diyor. Cüneyt
Gökçer, Saim Alpago…Devlet Tiyatrosunda ağır toplar…Çok sevdiği sanatçılar
arasında; Çetin Tekindor, Macide Tanır, Haluk Bilginer, Tilbe Saran. Yıldız
Kenteri üste koyuyorum diye de ekliyor.
Semih Sergen hakkında 1986 yılında hazırlanmış bir tez de var.Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü; tezi hazırlayan A. Kadir Bozkurt, yöneten
Prof. Dr. Sevda Şener.
Sözkonusu tezden yararlanarak kısa notlar da
eklemeliyim:
“1931 yılında İstanbul’da doğan Semih Sergen kendini kısaca şöyle
anlatmış: “ ..çok eski İstanbullu bir ailenin çocuğuyum. Anne ve baba
tarafımda 7-8 göbek öncesine kadar
İstanbullu’durlar.Dedem çok zenginmiş.
Adı Mirasyedi Ahmet bey. Babamda
o ailenin tek evladıymış. Babasının genç yaşta ölmesi ve ellerindeki
malların hepsini satması sonucunda, çok kalabalık bir aileye bakmak zorunda
kalmış. Dolayısıyla, fakir bir ailenin çocuğu olarak doğdum, okudum, yaşadım…”
Dört kez evlilik yapan Semih Sergen’in beş
çocuğu var. Çocuklarının ismi; Burçak, Burak, Toprak, Yağmur ve Emine…
Şiir dünyasına kendi şiirlerini de eklemiştir.
Burçak, Nergizleri Bölüşmek…
“Bir sen varsın vazgeçemediğim
Bir dudakların yaban hurmalar kokulu
Ulu cevizler altında bir gözlerin
Serin serin bakar yalnızlığıma
Bir anılarım var vazgeçemediğim
Bir Temmuz öğlesi başım dizlerine
dayalı…Vazgeçemediğim adlı Şiiri.”
Öz yaşam öyküsünden kesitler sunduğu kitabında, “erkekler ağlamaz” dese de gençliğinde etkilendiği filmleri izlerken hüngür
hüngür ağlayan da kendisidir.
…
Sevgili Semih hocam; hakkınızda yazmak kolay
değil…Yıllar sonra sanal aleme kısacıkta olsa bu notları düşmek istedim.Umarım
bir şekilde bu yazıyı okuyabilir ve bağışlarsınız beni. Mahcubum..Bu yüzden arayamıyorum. Tembelliğim veya gönül kırgınlığımdan kurtulmaya çalıştığım günler
bu günler…
Sağlıklı uzun bir ömür diliyorum.
Sağlıcakla,
gltn s,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder